.
 
  Ana Sayfa
  => aşk hikayeleri
  => hikayeler
  => osman efendi
  => gercek sevgi (ibretlik hikaye)
  => milliyetçe kötümser miyiz _?
  => bilgisayaracemisi
  => aşk sende gitme benden
  => duygun ve ben
  => sen ve ben
  => gel sen bnde senı bul
  => her güne senle başlamak
  => hatice yanlız senın elınde solacaksam kopar dalımdan
  => ayrılık ölümden beter
  => kavuştu yüreğim
  => umrunda Mı _?
  => canımın içi
  => neden gözlerime bakmıyorsun
  => adsız
  => adını koyamadıgım sevdam
  => NE OLACAK ŞİMDİ HALİM
  => SENİ SEVİYORUM
  => ELLERİMDE UMUT YIĞINI
  => liselim
  => CANIMDAN ÇOK SEVDİM
  => BIRAKMA ELLERİMİ
  => GÜLÜM SÖZÜMÜZÜ TUTTUM AMA AYRILDIK İŞTE
  => GÜL VE ŞİİR
  => ADSIZ ...............
  => BUNDAN 1434 SENE ÖNCE
  => AĞLAMA BİZE
  => SENİN İÇİN
  => ADIN SENIN
  => GELİRMİSİN
  => ANLATTIKÇA KIŞ VURUYOR SATIRLARIMA
  => SEVGİ DEDİM BİLİRMİSİN_?
  => NASIL YANIYOR İÇİM BİR BİLSEN
  => beni bırakma
  => SENIN SEVDIGIN HER ŞEYI SEVIYORUM CNM
  => SENİ SEVİYORUM PRENSES
  => ERBAAM MEYDAN KAR YAGIDIĞI ZMN
  => GÖTÜR BENİ GİTTİĞİN YERE
  => SONNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN
  => YİNE BN UZGUNUM
  aşk gitme benden
  GECELERE DEGİL YILDIZLARA AKITIYORUM GÖZYAŞLARIMI
  Ziyaretşi defteri
osman efendi

bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır.
İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir,
gider. Lakin Osman Efendinin baş ağrısı artarak sürer.
Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya baslar.
Başka doktorlar çağrılır… Uşak’ın ileri
gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder.
Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de
bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri
uyuyamayan Osman Efendiyi İstanbul’a götürmeye karar verirler.
İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler,
tomografileri çekilir, testler yapılır… Görünüşe bakılırsa
turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan
baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir.
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran bu defa da
apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre
moda, Zurih’e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca
profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.
Sonuç:
Osman Efendiye teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan Osman
Efendiye ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp “dinlenmesi”, daha doğrusu son günlerini -evinde-
geçirmesi tavsiye edilir. bitkin, aile perişan. “Kader”
denilir, Uşak’a dönülür. yayla evinde bir odaya yatırılır
ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendinin eski berberi
Berber Mehmet çağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendiyi tıraş
ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet bir an düşünür. “Beyim?” der, “Sakın sizin burnunuzda kıl
dönmüş olmasın” Bir bakar, “Hah işte der. “Kıl dönmüş.” Osman Efendinin
şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı
çeker. Ev halkı Osman Efendinin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya
koşar. Berber Mehmet, Osman Efendinin elinden zor alınır ve cımbızın
ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
Osman Efendinin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar
koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman
Efendi aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması
geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen kılın sinire yürüyüp
gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o
zaman keşfeder. Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına
gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan , Berber Mehmet’i çağırtır
ve ona bir servet bağışlar

 
 


More Cool Stuff At POQbum.com

 
Bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol